Bugün danışmanlık, maalesef içi en çok boşaltılmış meslekler arasında yer alıyor. Aslında kendisi danışmanlık alması gereken birçok eski yönetici kendine danışman sıfatı takıp, şirketlere danışmanlık yapmaya niyet ediyor.
Bunların yanı sıra bir de hiçbir bilgi ve deneyimi olmadan kendini ortaya atanlar var. Nasıl her mesleğin şarlatanları varsa, danışmanlıkta da şarlatanlar pek bol. Üstelik yönetim ve pazarlama alanları şarlatanlığa daha elverişli. Bilgisi olmasa da özgüveni fazla ve ağzı laf yapan pek çok şarlatan kendini danışman olarak niteleyip piyasaya çıkabiliyor.
Danışmanlığın kötü örneklerini bir kenara koyarsak aslında içinde yaşadığımız çağda danışmanlığa talep giderek artıyor. Sadece yönetim alınında değil hayatın her alanda danışmanlığa çok ihtiyaç var. Hayat insanlar için de kurumlar için de karmaşıklaştıkça, doğru bilgiye olan ihtiyaç artıyor.
Danışmanlığın özü, bir kişiye ya da bir kuruma doğru karar aldırtacak iyi bir fikir vermektir.
İyi bir danışman, para ve zaman kaybını önleyip şirketin ilerlemesini sağlar. Danışmanın “işletme körlüğü” yoktur ve şirketin içindeki güç savaşlarının bir parçası olmaz. Alanında uzman bir danışman, üst yönetimin konuları daha berrak bir zihinle değerlendirmesini ve doğru kararlar almasını sağlar. Konusunda bilgi ve deneyim sahibi bir danışmanın iyi bir fikiri gerçekten fark yaratır ve paha biçilmezdir.
Bazı danışmanlarla çalışması kolay bazılarıyla zordur, bazıları güler yüzlü bazıları asık suratlıdır, bazıları alçakgönüllü bazıları kibirlidir, bazıları karizmatik bazıları sıradandır ama bunların hepsi ikinci planda gelen özelliklerdir. Bir danışman bütün bunlardan önce bilgili, deneyimli ve güvenilir olmalıdır. Danışmanda bu özelliklerden bir tanesinin bile eksik olması, onunla çalışmamak için yeterli bir nedendir.
Danışmanlar sadece tavsiyede bulunmaz; doğru kararı hayata geçirmek için insanları ve şirketleri ikna etme çabası da gösterirler. Danışmanlar kişilere veya kurumlara göremediklerini gösterir, onların ufkunu açar, akıllarını çoğaltırlar.
Ama bazı patronlar ve bazı yöneticiler en doğruyu kendilerinin bildiğini iddia ederler. Birkaç yıl önce, arada sırada görüştüğüm bir şirket patronu bana, “Temel bey bütün yazılarınızı okuyorum ama hiç birinden etkilenmeden kendi bildiğimi yapıyorum.” demişti. Bu tür insanlar, hiçbir art niyetleri olmadan, doğruyu sadece kendilerinin bildiğine inanırlar; bu nedenle kimsenin aklına güvenmezler. İsteseler bile, bu tutumlarından ötürü danışmanlardan faydalanamazlar. Benim tanıdığım ve zamanında hizmet ettiğim şirketler arasında danışman tutup, onlara hatırı sayılır paralar verip yine de kendi bildiğini yapan birçok patron ve yönetici var. Bu insanlar en çok kendi akıllarını beğenirler. Onlara kimsenin akıl vermesi mümkün değildir.
Bazı patron ve yöneticiler de neyi bilip neyi bilmediklerinin farkındadırlar. Bilmedikleri konularda danışmanlık alıp kendi akıllarını çoğaltrlar. Bu insanlar, kendi düşüncelerine ve yargılarına inandıkları kadar, teoriye ve kitaba da inanan insanlardır. Onlar, teoriyi yok saydıkları taktirde, kendilerinden önce benzer yollardan geçmiş insanların elde ettikleri çok değerli bilgi ve deneyimden yoksun kalacaklarını bilirler.
Maalesef “başkasının aklından yararlanma aklı” herkeste yok. Danışmandan yararlanmak için insanın her şeyden önce, başkasının aklından yararlanma aklına sahip olması gerekir.
Konuyla İlgili Makale ve Linkler
- Geoffrey G. Jones, Alexis Lefort, “McKinsey and the Globalization of Consultancy”, HBR
- Jeswald Salacuse, “Negotiate a Vision for Your Organization”
- “A Survey of Management Consultancy: The Advice Business”, Special Report
- Christopher D. McKenna, “The Origins of Modern Management Consulting“
- “Developing ManageMent Consultancy”
- Johann Hari: The Management Consultancy Scam
- Consulting Magazine
- Steven M. Shugan, “Consulting, Research, and Consulting Research”
- “6 Reasons Why Companies Spend $2 Million to Hire Management Consultants”
- “Booz Allen Consultant Interview – Life as a Consultant Series”
- Why Use Consultants?
Oh, birisi bazı müşterilerimle yaşadığım sıkıntıyı özetlemiş…
Benimde bir danismana ihtiyacim var
Temel Bey yine Harika bir bakış açısı. Akla akıl katmak, aklı genişletmek.. ilerleyen zamanlarda Akıllı olan patronun olmazsa olmazı danışmanlar olacaktır o halde.
O dediginiz akil Turkiye ‘ den milyonda 1 cikar. Egomuz herseyin onundedir biz Turkler de
Sadi-i Şirazi, sanki sözünü ettiğiniz kişiler için yüzyıllar öncesinde söylemiş gibi. “Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi; bilmez ki sorsun, bilse sorardı.” Bu özdeyişi, maalesef ben de çok kullanmak zorunda kalıyorum.
Valla katılıyorum,ben de bu yüzden bu konuda ”tek marka” olarak gördüğüm Temel Aksoy Beyefendiyi takip ediyorum,her ne kadar pozitifizm ve modernite konularında farklı düşüncelerimiz olsa da,sonuç bir Temel Aksoy kolay yetişmiyor,takip ediniz !
Temel bey merhaba,
Derler ki;
Nazar değmeyen tek şey akıldır. Akılları dağıtmışlar ve gene herkes kendi aklını seçmiş.