Skip to main content

Kısa ve Öz Anlatım, Bir Meziyettir

19 Aralık, 2023

Ben çocukken fazla uzun konuşan insanlardan çok sıkılırdım. Resmi bayramlarda ve anma günlerinde okul müdürlerinin yaptıkları konuşmaları içerikten yoksun, yapay ve anlamsız bulurdum. İnsanların neden uzun konuşmalar yaptıklarını hiç anlamaz, neden böyle yaptıklarını hep merak ederdim.

İş hayatında da insanlar gereğinden uzun konuşuyorlar. Pek çok şey anlatıyorlar, ardı ardına onlarca slayt gösteriyorlar, çok fazla bilgi veriyorlar ama bir türlü konunun özünü anlatamıyorlar.

Ama artık gereğinden uzun konuşan insanların neden böyle yaptıklarını anladım. Uzun konuşma yapanlar ne diyeceklerini bilmedikleri için uzun konuşuyorlar. Lafı ne kadar uzatırlarsa o kadar bilgili görüneceklerini zannediyorlar.

Kısa yazıp, kısa konuşarak meselenin özünü anlatmak çok değerli bir meziyet. Üstelik bugün hepimizin dikkati daha kıt olduğu için, bu meziyete daha çok ihtiyacımız var. Hepimizin cep telefonlarına ardı arkası kesilmeyen mesajlar geliyor. Hepimiz hem işimizi yapmak hem de bunlara yetişmeye çalışmaktan ötürü sürekli bir yarı-dikkat hali içinde yaşıyoruz. Hepimiz dikkat fakiriyiz (Herbert Simon).  Artık uzatılan laflara, dağınık sunumlara, karışık anlatımlara katlanmak zorunda kalmak tam bir eziyet oluyor. (Siz de Dikkat Fakiri Misiniz?)

az2

Guy Kawasaki  “Her gün yüzlerce e-posta alıyorum. Keşke insanlar ne istediklerini ilk cümlede söyleseler!” diyor. Konunun özünü en başta söylemek bütün durumlarda en doğrusudur. Önce ana fikri söyleyip sonra ayrıntıları anlatmak en etkili iletişim yoludur.

İnsanlar uzun konuşmaları anlamakta zorlandıkları için dinler gibi yapıp başka şeyler düşünmeye başlarlar. Bu nedenle her konuşmacının, önce dinleyicinin dikkatini çekmesi ve sonra bu dikkat dağılmadan ana mesajı iletmesi gerekir.

TED konferanslarının en önemli özelliği, sunumların 18 dakikayla sınırlı olmasıdır. Dünyayı değiştirecek fikirlerin ifade edilmesine ev sahipliği yapan bu platformda, bugüne kadar binlerce konuşmacı düşüncelerini 18 dakikada ifade etmeyi başardı. TED, hangi alanda olursa olsun, her fikrin 18 dakikada anlatılabileceğini bütün dünyaya kanıtladı.

az3

Joseph F. McCormic  isteyen herkesin kendisini kısa ve öz ifade edebileceğini söyler.

Bunun için, Joseph F. McCormic üç adımlı bir yöntem önerir:

1. Farkındalık kazanmak: Lafı uzattığımızın farkına varmak. Fark etmek sadeleştirmeye giden yolu açar.

2. Çaba sarf etmek: Kısa ve öz olmak bir şeyi uzun anlatmaktan daha çok emek ister. Mark Twain’in yazdığı bir mektubun sonunda, “Kusura bakmayın kısa yazacak kadar vaktim yoktu, uzun yazmak zorunda kaldım.” demesi bundandır.

İnsanın bir konuyu kısa anlatması için, önce kendi zihnini arındırması gerekir. İyi hazırlanmadan, konuya vakıf olmadan kısa ve etkili bir anlatıma sahip olmak mümkün değildir.

az1

TED konuşmacılarının hemen hepsi 18 dakikalık sunum için aylarca çalışırlar, sayısız prova yaparlar. Bu konuşmaları dinlerken çok yoğun bilgileri hemen anlayabilmemiz ve bundan keyif almamız, o insanların bildiklerini kısa ve öz anlatmak için harcadıkları çok büyük emek sayesindedir.

3. Hayatın her alanında konuları yalın bir şekilde ifade etmeyi bir alışkanlık  haline getirmek. İş yerindeki  toplantılardan özel hayatımızdaki sohbetlerimize kadar her ortamda yalın ama derin olmayı alışkanlık haline getirmeliyiz.

Bana göre yalın ama etkili olmak bir hayat felsefesidir. Bunu başaran insanlar:

  • Kısa iletişimin daha etkili olduğunu bilirler,
  • Konuyu kısa ve öz analatabilmek için çok çalışırlar,
  • Konunun önemli noktalarıyla gereksiz ayrıntılarını birbirinden ayırt edebilirler,
  • Hangi ortamda kime konuştuklarını bilerek konuşurlar,
  • Kendini gereğinden fazla önemsemezler,
  • Dinleyenlerin dikkatinin az, zamanlarının değerli olduğunu bilirler ve onlara saygı gösterirler.

İnsanın kendisini kısa zamanda, etkili ve güzel ifade etmesi çok değerli bir meziyet.

Hepimiz bu meziyeti edinebiliriz. Yeter ki bunun farkında olup, bunun için çaba gösterelim.

Not: İlk kez Ocak 2016 tarihinde yayınladığım bu yazıyı kısaltarak yeniden yayınladım.

Yorumlar

Comments (36)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir