Skip to main content

7 Evrensel Öykü Kalıbı

13 Şubat, 2024

Tek bir insanın korkusunu, sevincini, hayallerini, başarısı ya da başarısızlığını anlatan bir öyküde herkes kendinden bir parça bulup, öykünün büyüsüne kapılabilir.

Dünyüda milyonlarca insanın kalbini fethetmiş bütün kitapların ve filmlerin kullandıkları ortak öykü anlatma kalıpları vardır.

Verdikleri mücadeleyle insanları harekete geçiren Gandhi, Martin Luther King, Mandela gibi liderlerin; Steve Jobs gibi girişimcilerin anlattıkları öykülerde bu ortak kalıpları görmek mümkündür.

Ünlü film yönetmeni Kieslowski dünyanın her yerinde büyük beğeni toplayan filmleri için “En ilkel duygulardan söz ediyorum, bizleri ayıran değil, birleştiren duygulardan söz ediyorum.” der.

İz bırakan öykülerin hepsi insanların temel duygularına hitap eder. Mitolojik öykülerden destanlara, Hollywood filmlerinden ağıtlara kadar iyi öykülerin hepsinin evrensel bir kalıbı vardır. Kızılderili reisi de, Kars’taki bir öğrenci de, Paris’te yaşayan bir genç de aynı insani duyguları paylaşırlar.

Sevgi, aşk, şefkat; nefret, kin, intikam; fedakarlık, onur, cesaret gibi duyguların hepsi evrensel oldukları için öykülerin ana konularıdır.

Öyküler, insanların hayattaki anlam arayışlarını dile getirir. Evrensel ve ölümsüz olmaları bu nedenledir. Christopher Booker insanları ortak bir anlamda buluşturma gücüne sahip evrensel 7 temel tema olduğunu söyler. Bütün öyküleri bu 7 temel kalıp etrafında toplamak mümkündür:

1. Düşmanı yenmek

Öykünün baş rolündeki kahramanın yenmesi gereken bir düşman, aşması gereken büyük bir engel, terk etmesi gereken kötü bir alışkanlık vardır. Öykünün başında biz onu önce tuzağa düşmüş bir insan olarak görürüz ama o, bütün zorlukları bütün engelleri aşar ve kahraman olur. Biz, “düşmanı yenmek” teması ile sadece filmlere konu olan romanlarda değil, siyasi liderlerin anlattıkları öykülerde de karşılaşırız.

2Fakirlikten zenginliğe 

Türk sinemasının Yeşilçam filmleri bu konuyu defalarca işlemiştir. Başrollerde Hülya Koçyiğit, İzzet Günay ve Hulusi Kentmen’in oynadığı, besleme bir kızla, zengin bir delikanlının aşk öyküsünü anlatan “Kezban Paris’te” isimli filmde de olduğu gibi fakirlikten zenginliğe dönüşme öyküleri herkesin kendisinden bir parça buldukları öykülerdir. Fakirlikten kurtulup zengin olmak herkeste karşılık bulan evrensel bir istektir.

3. Yeniden doğuş

Tıpkı fakirlikten zenginliğe geçiş öykülerinde olduğu gibi başarısızlıktan, yenilgiden kurtulup, kendini yeniden yaratma üzerine kurulu öyküler olağanüstü bir ilham kaynağıdır. Ölümcül bir hastalığı yenmek, bir sakatlığı atlatarak olimpiyat rekoru kırmak ya da batmış bir şirketi ayağa kaldırıp olağanüstü başarı kazanmak gibi konuları işleyen öyküler herkesin dinlemek, izlemek isteyeceği öykülerdir.

4. Serüven 

Fethedilmesi gereken bir yer vardır. Kahraman bir serüvene başlarlar ve önüne çıkan türlü engeli aşarak sonuca ulaşır. Öykülerde bütün başarıların bir mücadele sonunda elde edilmesi insanları derinden etkiler. Tüm zorluklara ve engellere karşı mücadele eden, kendisi ve sevdikleri hatta tanımadığı insanlar için sorumluluk üstlenip fedakarlık yapan insanlar hepimizin kalbine dokunur. Bu nedenle “kurtarıcı” hikayeleri evrenseldir. İster küçük bir topluluğun ister bir ülkenin geleceğini kurtarsın bu insanlar bizim için gerçek kahraman olurlar. Onların kahramanlık öyküleri nesilden nesile anlatılır.

5. Yolculuk ve eve dönüş

Bir insanın kendini bulmak için yola çıkması ve sonunda kendini anlaması yani olgunlaşması (bu “eve dönüş” olarak nitelenir) evrensel bir öykü kalıbıdır. İlyada ve Odiseus, Gılgamış ve Leyla ile Mecnun gibi destanlar, insanların kendilerini arama ve olgunlaşma (eve dönme) destanlarıdır. Bu arayışların hepsi aslında insanın kendinden daha iyi bir insan yaratma yolculuğudur.

6. Trajedi

Trajediler mutlu sonla bitmeyen öykülerdir. İnsanlara hayatın zorlu ve acı yönlerini göstererek hayatta esas olanın sevgi, gurur, ahlak ve erdem olduğunu anlatmak üzerine kurulu trajediler dünyanın her yerinde bütün insanlara hitap eden evrensel öykülerdir. Yaşamın kötü yanlarını ortaya koyan, insanların çektikleri acıları anlatan, hüzün ve korku dolu bu öyküler bir tür vicdan muhasebesi yaptırıp insanlarda bir arınma etkisi yarattıkları için güçlüdürler.

7. Komedi

Hayatın ve insanların gülünç yanlarının sergilenmesine dayanan, güldürürken düşündüren eserlerdir. Her gün başımıza gelen sıradan olayların ardındaki bilgeliği şakacı bir dille anlatan bu öykü tekniği Moliere’den Nasreddin Hoca’ya, Meddah hikayelerinden günümüz komedi filmlerine kadar uzanır. Keskin bir zekayla örülmüş, sürprizlerle dolu mizah tekniklerini kullanan bu öyküler insanların akıllarına “takla atlatır”,  onların bütün kontrol mekanizmalarını boşaltarak güldürür, kahkaha attırır.

Öyküler insanlığın varoluş çabasına tercüman olup, onların kalplerine dokunduğu için etkilidir. İnsanlar öykülerde anlam bulur. Uzak geçmişte bizim adını bile duymadığımız bir yerde yaşananları anlatan bir öykü, içinde taşıdığı evrensel değerlerden ötürü bizim duygularımıza dokunur, kalbimize ulaşır ve bizim için bir anlam ifade eder.  İyi öyküler bu nedenle evrensel ve ölümsüzdür.

Sadece günlük hayatta değil, iş hayatında ve siyasi hayatta da insanları etkilemenin en etkili yolu öykü anlatmaktır. İyi bir öykü, iyi anlatıldığında herkesi etkiler ve dönüşümü başlatır.

Not: Bu yazıyı ilk kez 29 Nisan 2014 tarihinde yayınladım.

Yorumlar

Comments (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir