Sizce bir insanın ismi, karakterini belirler mi? Bize koyulan isimler kaderimizi ne kadar etkiler? Eski Türkler bir insanın adı ile alın yazısı arasında bir bağ olduğuna inanırlardı. Çocuğun isminin onun ruhu gibi olacağı kabul edilirdi.
Çocuğun babası, isim koyma töreninde en saygıdeğer misafirden çocuğuna isim vermesini isterdi. Dede Korkut Yazıtlarından ve Türk destanlarından anlıyoruz ki çocuğa koyulacak bu ismin kutsal ve uğurlu olmasına dikkat edilirdi.
Kolektif bilinçaltımıza yerleşmiş bu geleneklere bağlı olsa gerek, bugün hala bir çocuğa isim verilirken “adıyla yaşaması” dilenir. Yaşamında onur kırıcı durumlara düşmüş kişiler için “Adına layık olamadı.” ya da başına felaketler gelmiş kişiler içinse “Adı ağır geldi.” denmesi de Türklerde ismin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
Sadece Türklerde değil hemen her kültürde isim verme başlı başına törensel bir iştir. Kızılderililerde isim kişinin şahsiyetinin bağımsız bir simgesi olarak kabul edilirdi. Her Kızılderili kendi adının göz bebeği gibi pahasız olduğuna inanırdı. Onların inancına göre bir insanın adından onun insanlara hayırlı olup olamayacağını anlamak mümkündü.
Ben isimlerimizin bizim yarattığımız kişisel algımızı kesinlikle etkilediğine inanıyorum. Ayrıca isimlerimiz bizim ailelerimiz hakkında da bilgi veriyor. Biraz deneyimi olan herkes bir insanın isminden o ismi koyan anne-babanın hayata nasıl baktığı hakkında ipucu elde edebilir.
Bir markanın ismini koymanın da bir çocuğa isim koymaktan farksız olduğunu düşünüyorum. Eğer isim markayı iyi taşıyamazsa markanın başarısına engel olabilir; kötü bir isim, kötü bir algıyı da beraberinde getirir.
Sadece iyi bir isimle “marka” olunamayacağı açıktır ama başarılı bir isim markaya güç katar, zaman ve para tasarrufu sağlar.
Jack Trout, “Alabileceğimiz en önemli pazarlama kararı bir ürüne/markaya koyacağımız isimdir. Uzun vadede bir marka, daha kaliteli bir ürün değil, daha kaliteli bir isimdir.” der.
Doğru bir isim, marka ile müşteriler arasında kurulan ilk ilişkidir. Markanın ismi bizim zihnimizde oluşacak marka algısın temelini oluşturur.
Al Ries “Bir marka inşa etmenin yollarından birisi de daha iyi bir isme sahip olmaktır. ” der.
Ben marka ismine karar vermenin markalaşma sürecinin en önemli adımı olduğuna inanıyorum. Bir markaya isim vermek sadece şirket içinde birkaç kişiye ya da “eşe dosta” sorarak halledebilecek basit bir karar değildir.
Bir markaya isim vermek için çağrışım, ses sembolizmi, ses estetiği ve ses-anlam etkileşimleri gibi dil bilim alanlarında bilgi sahibi olmayı gerektirir. Örneğin bazı sesler daha güven verir ya da kimi seslerin çağrışımları kültürel olumsuzluklar içerebilir.
Kimi isimlerin müzikalitesinin yüksek olması, ismin fonetik olarak kulağa hoş gelmesi, kavramsal anlamları ötesinde bir cazibe yaratır. Bir ismin söylenişi, enerjik ya da durgun, genç ya da olgun, klasik ya da modern olabilir. Söylenirken hem müziği ahenkli olan hem de markanın vermek istediği mesajı verebilen, anlaşılması kolay, hem kolay okunan hem kulağa hitap eden isimler doğal olarak markanın iletişime kaktı yapar.
Telaffuz edilmesi zor isimler insanları korkutur. Lokantalarda en az sipariş verilen yemeklerin söylenmesi en zor olan yemekler olduğunu unutmamak gerekir. Söylenmesi zor bir ismi olan bir markanın alışveriş sırasında ilk akla gelen marka olmasını beklemek hayalcilik olur.
İster hiçbir dilde anlamı olmayan marka isimleri, ister bir kavramı çağrıştıran isimler olsun her durumda bir markaya isim vermeyi bir “tasarım süreci” olarak ele almak gerekir.
Bir marka ismine karar verilirken
• Markanın ruhunu yansıtmasına, kişiliğine uygun olmasına,
• Kolay telaffuz edilmesine ve yazılabilmesine,
• Hatırlanabilirliğine,
• Uluslarası kabul görebilmesine,
• Anlambilimsel açıdan olumlu olmasına,
• Sesbilimsel açıdan müzikalitesinin yüksek olmasına,
• Toplumsal açıdan kötü çağrışımları olmamasına dikkat etmek gerekir.
İyi bir isim, iyi bir başlangıç yapmak demektir, bunun için de atılması gereken vazgeçilmez adımlar vardır:
1- Bir markaya isim araştırılırken önce söz konusu ürün-servis kategorisinde ürünün fiziksel ve duygusal içeriğini araştırmakla işe başlamak gerekir. Aynen eski Türklerde olduğu gibi marka sahibinin “hangi ruhu” isimlendireceğine karar vermesi gerekir.
2- Markaya isim bulurken hem bugünü hem yarını düşünmek gerekir. Söz konusu markanın, marka mimarisini yani ileride aynı marka etrafında pazara sunulacak diğer ürünleri ve bunların isimlerinin neler olabileceğini dikkate alması gerekir.
3- Markanın doğrudan ve dolaylı ilişki içinde olacağı bütün rakip ürünlerin ve markaların dikkate alınması gerekir.
4- Olumsuz anlam taşıyan, argo çağrışımları olan veya markayı kendi kategorisinden uzaklaştıracak isimleri elemek doğru olur (Semantik eleme). Kulağa hoş gelmeyenleri, telaffuzu zor olanları da elemek gerekir (Fonetik eleme). Ayrıca görsel olarak logo yapımına uygun olmayacak isimleri de elemek gerekir (Tipografik eleme)
5- Bu elemeler sonrasında kalan listeyi bir de tescil edilebilirlik açısından (www.turkpatent.gov.tr) ve internet adresinin alınıp alınamayacağını değerlendirmek gerekir.
6- Son aşamada ise elemeler sonrasında elde kalan isimlerin tüketici testine sokulması gerekir. Araştırmada tüketiciler nezdinde en olumlu algıyı yaratan isim seçilmelidir.
Ries ve Trout daha 1970’lerde bir markaya iyi bir isim bulmanın geleceğin en kıt kaynaklarından olacağını söylemişlerdi. Çok haklılarmış. Bugün neredeyse bütün iyi isimler alınmış durumda. Artık tek bir sözcükten oluşan iyi bir isim bulmak neredeyse imkansız. Bundan sonra markalara verilecek isimler ya iki sözcüklü isimler olacak ya da “yaratılmış” (icat edilmiş) isimler olacak.
Ben marka isiminin bir şirketin yapacağı getirisi en yüksek yatırımlardan biri olduğunu düşünüyorum. Ama maalesef şirketler bu konuyu ya yeterince ciddiye almıyor ya da bu konunun ayrı bir uzmanlık olduğunun, bunun çok önemli stratejik bir adım olduğunun farkında değiller. Marka ismi çoğu kez aceleye getiriliyor. Üzerinde yeterince düşünülmemiş fikirlerle hareket ediliyor. Oysa bir şirketin ömür boyu kullanacağı marka ismine çok özen göstermesi gerekiyor.
Bugün Türkiye’nin büyük markalarının ezici çoğunluğunun isimleri iyi düşünülmemiş isimlerdir. Vakti zamanında yeterince özen gösterilmeden verilmiş bu isimleri koyanlar sonra bu kararlarına üzülüyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Zaman geçtikten sonra bir markanın isminden vazgeçmek zorlaşıyor ve şirketler bu isimleri bir yük olarak taşıyor.
İsim, bir markanın sahip olabileceği en değerli iletişim gücüdür. Marka yaratırken bu fırsatın hakkını vermek gerekir.
Yazıyı okuyunca, varoluşunu sadece Web üstünde sürdüren markalar için farklı bir durum ya da ölçüt söz konusu olabilir mi sorusu geldi aklıma. Kısayollar, yer imleri, bildirimler ve linklerle yolumuzu bulduğumuz bir evrende, @ RT # +1 ile ortaya çıkan bambaşka bir sözdizimiyle gelişen dilin içinde isimlerin rolü ve işlevi farklı bir bakış açısıyla değerlendirmeye ihtiyaç duyabilir. Örneğin; bir portalin ismi mi (adresi mi demeliyiz) yoksa ico formatına dönüşürken diğerlerinden farklılalaşıp sık kullanılanlar menüsünde dikkatimizi çekmeyi başaracak logosu mu daha önemlidir ya da Twitter üstündeki binlerce mesajı ayıklarken yayıncının ismi mi yoksa avatarı mı bizi yönlendirir? Bu sorulara vereceğimiz yanıtlar, dijital bir markaya isim bulurken yazıda belirttiğiniz temel doğrulara ek olarak yardımcı olabilir.
Temel Bey merhaba, marka isimlendirme süreci profesyonel olarak ele alınması gereken derin bir süreç. Artık sözlükler tükenmiş durumda, her yıl sayısız marka tescil ediliyor, birçoğu da tescil edilemiyor. İsim markanın yüzü, aynası. Bu ay Mediacat’ten çıkardığım kitabım "İsmin Marka Hali"nde şöyle diyorum: "Müjde! Nurtopu gibi bir markanız oldu! Peki ya ismi?" "Hummalı çalışmalar, "eşe dosta" sorulur, bir isim seçilir, ama tescil edilemez…""Sadece duygusal davranarak seçilen isimler, ileride telafisi olmayacak hatalara sebep verebilir." İsim marka stratejisi gözönünde bulundurularak seçilmeli, "tasarlanmalı" diyorum, bu sebeple ilk görünendir, ilk akla gelendir ancak en son tasarlanmalıdır. Marka isimleri bulunmaz "tasarlanır" çünkü sözlüklerde marka olacak isimler kalmamıştır. İsimlendirme teknikleri kullanılmalıdır.
"İsmin Marka Hali" kitabımı umarım beğenirsiniz.
Sevgi ve saygılarımla
Duygu Phillips