Skip to main content

İnsan Olmak, Sorumluluk Üstlenmektir

20 Mayıs, 2014

Bir yetişkini çocuktan, aklı başında insanı bilinçsiz birisinden ayıran en temel özellik sorumluluk üstlenme ehliyetidir.  Saint-Exuperyİnsan olmak her şeyden önce sorumlu olmaktır.” der. Sorumluluk, bir insanın davranışlarının sonuçlarını üstlenmesi demektir.

Sadece insanların değil, şirketlerin de sorumlulukları vardır. Şirketlerin varlık nedeni performans üretmek, sonuç almaktır. Şirketler, kaynakları en verimli şekilde kullanmak; en az maliyetle en fazla üretimi yapmak için çalışırlar.

Fakat performans hedefi sorumluluk bilinciyle dengelenmezse şirketler sağladıkları faydadan daha fazla zarar üretebilirler. Üretim yapan, insanlara iş sahası açan, tüketicilere ürün ve hizmet sunan, teknoloji geliştiren ve bütün bunları çok verimli bir şekilde yapan şirketler, eğer sorumluluk üstlenmezlerse, çok tehlikeli olabilirler.

1

Şirket dediğimiz makine, kısa dönemde en yüksek performansı elde etmeye programlıdır. Verimi ve karlılığı artırmak için şirketler, insan kaynağını en ucuz maliyetle kullanmak isterler; çevreyi korumak maliyetli olduğu için, üretim yaparken çevreyi kirletebilirler; maliyetleri azaltmak için insan sağlığına zarar verebilirler. Bu yüzden eğer şirketler kendi haline bırakılırsa topluma, çevreye hatta kendi geleceklerine bile zarar verebilirler.

Şirketlerin gelişmesi toplumun yararınadır; çünkü şirketlerin gelişmesi hem daha fazla insanın iş imkanına kavuşması hem de artan rekabet sayesinde ürün ve hizmetlerin ucuzlaması demektir.  Şirketlerin gelişmesi ekonominin ve toplum refahının artması anlamına gelir.  Ama şirketlerin ürün ve hizmet üretirken aynı zamanda uyması gereken kurallar ve üstlenmeleri gereken sorumluluklar vardır. Eğer şirketler bu sorumlulukları üstlenmezlerse topluma, çevreye ve kendi geleceklerine zarar verebilirler.

Bir işçinin hangi koşullarda çalıştırılacağı hangi haklara sahip olacağını yasalar belirler. Fakat sadece parlamentonun yasa çıkarması yetmez; şirketlerin yasalara uyması ve toplumun da şirketlerden hesap sorma bilincinde olması gerekir.

Bizim kültürümüzde yasalar kadar belki de yasalardan daha önemli olan şirket yöneticilerinin neyi ahlaklı neyi ahlaksız olarak gördükleridir. Toplumda sorumluluk bilincini yerleştiremezsek şirketlerin insana, topluma ve doğaya zarar vermelerini engelleyemeyiz. Eğer ülke olarak bu anlayışı yerleştiremezsek ne kadar kanun çıkartırsak çıkartalım yönetim kalitesini artıramayız.

Sorumluluk üstlenmek ve üstlendiği sorumluluğun hesabını vermek, insanın içinde yaşadığı kültürden öğrendiği bir davranıştır. Bazı kültürler sorumluk ve hesap vermeyi desteklerken bazıları hatayı başkalarına atmayı, başkalarını suçlamayı yüceltir. Bizim toplumumuz, sorumluluk üstlenmeyi ve hesap vermeyi yücelten bir kültür değil maalesef. Bizim kültürümüzde olumsuz bir durumla karşı karşıya kalındığında normal davranış, başkalarını ve elbette yetkilileri suçlamaktır.

Sorumluluk, insanın üstendiği görevlerde elinden gelenin en iyisini yapmaya ve gönüllü olarak hesap vermeye hazır olması demektir. Sorumluluk her şeyi kadere bağlama kolaycılığından sıyrılıp olgunlaşmak demektir. Bir şeyin kader olduğunu düşünüyorsak sorumluluğun bize ait olduğunu kabul etmiyoruz demektir.

Sorumluluktan kaçan ya da sorumluluk üstlenmeye korkan kişiler ister istemez ya başkalarına ya da koşullara bağımlı olurlar. Koşulların üzerine çıkıp hayatlarına yön veremezler. Sorumluluk almamak, koşullara teslim olmak, kendi hayatınla ilgili karar verme yetkisinden, dolayısıyla özgürlüğünden feragat etmek demektir.

Sorumluluk bilinci yaratma, Kurumsal Yönetişim anlayışının dört ana unsurundan en önemlisidir. Hesap verebilir, adil, şeffaf bir yönetim yaratmak başta sorumluluk bilincini yerleştirmekle mümkün olur.

2

Daha daha iyi, daha kaliteli ve daha güvenli bir hayat istiyorsak hepimizin bu ilkelere sahip çıkması gerekir. Teker teker hepimiz, şirketlerden ve siyasetçilerden sorumluluklarını üstlenmelerini, hesap vermeye gönüllü olmalarını, şeffaf ve adil düzenler kurmalarını talep etmeliyiz. Bu taleplerimizin takipçisi olmalıyız. Satın alma kararlarımızda, siyasi tercihlerimizde bu ilkeleri yerine getirenleri ödüllendirmeli; getirmeyenleri cezalandırmalıyız.

 

Yorumlar

Comments (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir