Skip to main content

Yalın Çözüm Rekabet Üstünlüğü Sağlar Mı?

23 Kasım, 2009

Bugün dünyada bir milyar insan açlık yaşarken geri kalan neredeyse altı milyar insan bolluk ekonomisi içinde yaşıyor. Bunların hepsi bolluk yaşıyor demek istemiyorum, ama içinde yaşadıkları ekonomiler gerçek anlamda bolluk ekonomileri.

Bolluk ekonomisinde, her şeyden her geçen gün daha fazla seçenek ile karşı karşıya kalıyoruz. Her ürün kategorisinde en pahalısından en ucuzuna kadar sayısız seçenek var. Ayrıca her ürünün hiç kullanmadığımız bir çok özelliği var. Cep telefonları, DVD‘ler, bulaşık makineleri, bilgisayarlar, aslında hiç ihtiyaç duymadığımız, ömür boyu bir kere bile kullanmayacağımız özelliklerle dolu.

Bugün süpermarketten bir tüp diş macunu almak bile neredeyse uzmanlık gerektiren bir iş haline geldi. Onca alternatif arasından tam istediğimizi bulup almak sadece zaman almıyor, aynı zamanda kafamızı da karıştırıp, enerjimizi tüketiyor. Seçenek bolluğu ruhumuzu yıpratıyor. Seçenekler arttıkça karar veremez hale geliyoruz. İşin kötüsü yaptığımız her seçimde, aklımız seçmediklerimizde kalıyor.

yalin-cozum-1

1950’li yıllarda Toyota fabrikasında bir uygulama olarak ortaya çıkan, Batı dünyasının ancak 1980’lerde farkına vardığı “yalın düşünce” (Lean Thinking), henüz bolluğun bu kadar yaygınlaşmadığı bir dönemde, sadeliğin erdemini keşfeden ilk yaklaşımdı.

Yalın düşünce, bir üretim sürecinde “olmasa da olabilecek” işleri belirleyip, bunlardan arınmayı amaçlar. Olmasa da olabilecek adımları ortadan kaldırarak, değer yaratan adımları koruyup rekabet üstünlüğü yaratmak ve en önemlisi bu üstünlüğü sürdürülebilir kılmak, yalın düşüncenin özüdür.

Üretim sırasında, kaynak kullanan ama hiç değer yaratmayan unsurları  (Japoncada israf= muda) tespit eden Toyota yetkilileri, sürekli iyileştirme (kaizen) yaparak, üretimi mükemmelleştirmeyi amaçladılar. Yalın düşünce anlayışında, bir ürün ya da hizmetin kullanıcısına fayda sağlamayan her özelliği israftır (muda’dır).

yalin-cozum-2
Ürün tasarımdan satış noktasına ulaştırılmasına kadar her aşamada her türlü israfın yok edilmesi ile,

• Üretim hızının yükseltilmesi, maliyetlerin düşürülmesi,
• Müşteri memnuniyetinin artırılması,
• Piyasa koşullarına daha fazla uyum sağlanması,
• Nakit akışının hızlandırılması,
• Kârlılığının artırılması sağlanabilir.

Yalın felsefede yalınlaştırmanın sonu yoktur. Varılan seviyenin her zaman daha iyisi mümkündür çünkü iyileştirme sürekli bir yolculuktur ve mükemmelliğe ulaşmak için hep daha iyisi için çalışmak gerekir. Yalın düşünce yaklaşımında tüm değer zincirine bir bütünlük çerçevesinde bakmak, israfları yok etmek ve tüm faaliyetleri müşteri için mükemmel değer oluşturmak üzere yönlendirmek vardır. (Türkiye’deki uygulamaları için www.lean.org.tr adresini ziyaret edebilirsiniz)

Bir işi yalınlaştırabilmek, o işin ustası tarafından yapılacak bir iştir. Bir işi yalınlaştırmak ancak o işin  girdisini-çıktısını, en ince ayrıntısını bilmekle mümkündür.

Time dergisi editörlerinden Jeffrey Kluger’ın sayesinde iş dünyasının gündemine giren Simplexity anlayışı, ürün ve hizmetleri, tasarım yoluyla “fazlalıklarından arındırmak ve yalınlaştırmak” üzerine kurulu bir anlayıştır.

Dışarıdan bakıldığında fevkalade sade görünen, sadece tek bir düğmeyle çalışan ancak çok karmaşık (sofistike) teknolojiye sahip bir iPod, simplexity anlayışıyla üretilmiştir. Benzer şekilde Google da, simplexity anlayışı ile çalışır. Google ana sayfasında, kullanıcının sorusunu yazdığı tek bir satırdan başka hiç bir şey yoktur ama Google’un arkasındaki sistem fevkalade karmaşıktır. Kullanıcı bu karmaşıklığı hiç hissetmeden istediği bilgiye ulaşır. Simplexity anlayışıyla geliştirilen ürün ve hizmetler, son derece karmaşık yapılarına rağmen “kullanıcı dostu” yalın çözümler sunar. Ürünlerin gereksiz ayrıntılarını ayıklanmıştır. “Özellik çöplüğü” yoktur.

yalin-cozum-3

Bugünün tüketicisi yalın ama zekice tasarlanmış ürünler istiyor. Yalınlaştırmak zahmetli ve zor bir iştir ama hem kullanıcısı için daha caziptir hem de üreticisi için daha karlıdır. Paradoksal görünse de yalın bir ürün yapabilmek için çok karmaşık ve gelişmiş bir zihne sahip olmak gerekir.

Bugün tüketiciler öyle ürünler istiyorlar ki bunlar hem üstün çözümler sunsun hem de kullanımı kolay olsun. Bunu başarabilmek çok kolay değil, çünkü Leonardo’nun söylediği gibi sadelik aslında varılabilecek en üst sofistikasyondur.

Yalın çözüm, yaşadığımız bolluğu ortamında, hem üreticisine hem müşterisine en çok kazandıran çözümdür.

Konuyla İlgili Kitap Önerileri

Yorumlar

Comments (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir